27 Kasım 2007 Salı

Banyonun Tarihi






Banyonun Tarihi
"İnsan bir sauna veya Türk Hamamı kurabilir, fakat banyo yapmanın yıkanmaktan ayrı olarak düşünüldüğü Uzakdoğu'dan etkilenmek daha kolaydır. Şöyle bir deyim vardır: "Amerikalılar kendilerini temizlemek için banyo yaparlar, Japonlar ise banyo yapabilmek için kendilerini temizlerler"... Yeni çağı destekleyen banyoda kendilerini parfümlü sıcak suya bırakmadan önce hızlı bir duş alırlar. Burası yogadan shiatsuya kadar bütün iyileştirici faaliyetlerin yapıldığı bir oda olduğundan bio-mimari uzmanları yeterli havalandırma ve ısıtılmış döşemeler önerirler."

"İnsan bir sauna veya Türk Hamamı kurabilir, fakat banyo yapmanın yıkanmaktan ayrı olarak düşünüldüğü Uzakdoğu'dan etkilenmek daha kolaydır. Şöyle bir deyim vardır: "Amerikalılar kendilerini temizlemek için banyo yaparlar, Japonlar ise banyo yapabilmek için kendilerini temizlerler"... Yeni çağı destekleyen banyoda kendilerini parfümlü sıcak suya bırakmadan önce hızlı bir duş alırlar. Burası yogadan shiatsuya kadar bütün iyileştirici faaliyetlerin yapıldığı bir oda olduğundan bio-mimari uzmanları yeterli havalandırma ve ısıtılmış döşemeler önerirler."

Rönesans'ta kaç saygın evin, kaç banyosu vardı? Hiçbirinin. Bayanlar kendi odalarının mahremiyetinde yıkanırken ibrik ve leğen kullanırlardı. Zaman zaman tahta veya porselen bir küvette hizmetçilerine sıcak bir banyo hazırlatırlardı. Hizmetçiler ve diğer ev hizmetkarları ev atıklarını (efendilerinin ve kendilerinkiler de dahil) Latince düşüş anlamına gelen "Caseum" denilen bir yere boşaltırlardı. Atıklar daha önce odalarda bulunan kaplarda saklanırdı. Bunlar bazen oturma yerinde bir deliği olan özel bir iskemleye yerleştirilir ve bir kere kullanıldıktan sonra bir kapak kapatılarak odanın dekorunun bir parçası haline gelirdi. Bugünün villasının bu ismi hak etmesi için kaç tane banyoya sahip olması gerekir? Her oda için en az bir tane. Bir zamanlar ayrı olan iki fonksiyonu birlikte yüklendikleri için de yeterince büyük olmalıdırlar. Hemen hemen tüm evin merkezi haline gelmişlerdir. Bugün bir banyo odasında bir kürek çekme aleti, ağırlıklar, bir jakuzi hatta vücudunuzun bakımı yaparken hoşça vakit geçirebilmeniz için de stereo gereçlerine gereksinim vardır.

Eski evleri sevenlerimizden başka hiç kimse banyolarla olan ilişkimizin ne kadar değiştiğinin farkına varamaz. Eski banyoların zaafı o tek küçücük parça olan Caseum'dadır. Çoğu zaman restorasyonu büyük çabalar ve hatta bir mimarın araya girmesini gerektirir. Yirminci yüzyılın ilk dönemlerinde doğal gereksinimler için özel bir yer ayrılması lüks bir işlem olarak düşünülürdü. Pek çok meskende genel alanlarda "latrinler" bulunurdu. Neden böyle büyük bir değişiklik yaşandı? Öngörüldüğü gibi konutlara akar suyun getirilmesi ve iyi çalışan atık su sistemlerinin kurulması banyolar hakkındaki düşüncelerimizi sonsuza kadar değiştirecekti. Bugün banyo geçici olarak bulunduğumuz bir yer değildir. Rahatlayıp gevşeyebileceğimiz hoş bir mekandır.







Eski Roma devrinde hem özel, hem de toplu kullanımlar için banyoların bulunduğu ve bu geleneğin Doğu Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altındaki bölgelerde gözden düşmediği söylenebilir. Bugün Budapeşte ve İstanbul'un sıcak hamamları bu mirasın önemli şahitleri olarak durmaktadırlar. Fakat ortaçağda Batı Avrupa'da pek çok eski becerinin kaybolduğu görülmüştür. Bunların içinde Romalıların uzmanı olduğu ve hamamlarında kullanılan hidrolik mühendisliği de bulunmaktadır. Bu toplu unutkanlığı açıklamak zordur. Bunun nedenini sadece dünyanın belirli bir bölgesinde görülen değişikliklerin insanların bilinçlerini de etkilediği söyleyerek açıklayabiliriz. Klasik banyo konsepti sadece Hristiyan Avrupa'da unutulmuş ve terk edilmiştir. Yeni bir inancın ortaya çıkması insanın ruhu ve vücudu arasındaki ilişkiyi değiştirmiştir. İnsan vücudu aşağılanan, acı veren ve utanç duyulacak bir şey haline gelmiştir. Bunun sonuçları Protestan inancının moral etkisinin halen kuvvetle hissedildiği Kuzey Avrupa ülkelerinde görülebilir.Örneğin İngiltere'de banyolarda çoğu zaman bide bulunmaz. Kendine has bir Katolik ülke olan Fransa'da bu gereç geleneksel olarak hayat kadınlarıyla ilişkilendirilir. Daha çok kişisel temizlik yerine güzellik gereksinimleri için kullanılan büyük banyo odalarında, tuvalet kabininde özel bir bölmeye saklanır.

Asi Dadaist Marcel Duchamp bir serginin jürisinin karşısına geçme adlı bir oturak çıkardığı zaman pek çok şeyin yanında burjuva kesiminin tuvalet anlayışını da eleştirmek istiyordu. Yüz sene sonra bu gibi yaklaşımlar tersine dönmüş görünmektedir. Amerikalı sanatçı Robert Grober kişinin kendini gittikçe daha yalnız ve İzole olmuş hissettiği bir çağda evcil ve ailevi değerlerce olan nostajiyi yansıtmak için bazı yıkanma teknelerini yeniden hayata döndürmeye çalışmıştır. 1995 yılında Venedik Bienali'nde video sanatçısı Bill Viola tarafından sunulan belgeselde, basit bir banyo odasında bir adam yıkanır, kurulanır, arınır ve kendini yeniden keşfeder. Bütün dinlerde arıtıcı bir eleman olarak suyun rolü vardır. Hristiyanlar'ın vaftiz fontlarından, Müslümanlar'ın bir camiye girmeden önce yıkandıkları çeşmeler buna bir örnektir. Hintliler günahlarından arınmak için Ganj nehrinin sularında topluca yıkanırlar Filler ve primatlar gibi gelişmiş memelilerde de yapılan toplu faaliyetlerin en anlamlısı ve güzeli de yıkamaktır. Belki de çağımız Amerikan pragmatizminin de yardımıyla bilincin yanında vücudun da varlığını kabul etmeyi öğrenmektedir. Pek çok eski kültürün de bize öğrettiği gibi vücut bakımının yapıldığı özel mekanların çağdaş evlerde bulunmasının özel bir yeri vardır.

Yeni Çağ Banyoları

Yumuşak ve havadar bir atmosfer, yeterince bitki ve çiçek, akan suyun yatıştırıcı sesi... Bu zarif ve sera veya kafe değildir. Yeni çağın banyosudur. Bir insanın zihin, vücut ve ruh olarak bir bütün olduğunu kabul eden kişiler için, evin en önemli odasıdır. Burada kendinizi portakal renginden Tibet pembesine kadar tüm sıcak renkler arasında bulabilir ve özellikle kentlerde yukarıda gökyüzü cennetini görmek olanaksız olduğundan, belki de tavanımız üzerinde noktasal yıldızlar olan bir mavi yaratabiliriz. Arıtılmış su ve ısıtmak için termal enerji oldukça güç elde edilebilir, fakat solar panellerinin kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Bu oda suyun hüküm sürdüğü bir alandır. Bu odanın terapik ve gevşetici etkisi suyun çıkardığı seslerle de etkilidir. Oda içine bir çağlayan veya mırıldanan bir dere getiremeyeceğimize göre devamlı devreden bir çeşme koymak doğru olur. Cam ve ahşap gibi doğal malzemeler yanında çiçek ve bitkiler koyarak doğal görünümü kuvvetlendirebiliriz. Banyo teknesi büyük ve hacimli olmalıdır ve her şey kişilerin kendini iyi hissetmesine yönelik bir amaca uygun olarak yapılmalıdır. Sağlık merkezlerindeki gibi bizi ellerinde havlularla karşılayıp şezlonglarda dinlenmeye götürecek görevliler olmasa da, banyolarımızda yumuşak havlulardan oluşan demet ve bir bornoz bulunmalıdır. Telefon ve diğer kötü elektronik eşya bulunmazken "sakinlik denizi" veya "okyanus ninnisi" gibi yatıştırıcı müziği dinleyebilmeliyiz. Kişi bir Sauna veya Türk Hamamı da kurabilir, fakat banyo yapmanın yıkanmaktan ayrı olarak düşünüldüğü uzak doğudan etkilenmek daha kolaydır. Şöyle bir deyim vardır: "Amerikalılar kendilerini temizlemek için banyo yaparlar. Japonlar ise banyo yapabilmek için kendilerini temizler"... Yeni çağı destekleyen banyoda kendilerini parfümlü sıcak suya bırakmadan önce hızlı bir duş alırlar. Burası yogadan shiatsuya kadar bütün iyileştirici faaliyetlerin yapıldığı bir oda olduğundan bio-mimari uzmanları yeterli havalandırma ve ısıtılmış döşemeler önerirler.

Minimalist Banyo

Minimalizmin yeni sınırları; yeteneği en aza indirgeme becerisi olarak görülmemektedir. Artık bizlerden daha iyi şeyler yaptıklarını düşündüğümüz kişilerin evlerinin fotoğraflarına bakarak, onlar öyle yaptıkları için, evlerimizden ince bir minderden ve demir bir palto askısından başka her şeyi çıkardıktan ve mecmuaların sayfalarını karıştırarak harcanan mevsimlerden sonra, bir değişiklik yapmanın zamanıdır. Minmalden çok ayrıntıya, hiçlikten tarih öncesine hareket ederken bir risk vardır. Şimdi gerekeni, temizliği, safı sevenler; hem modernlikten hem de antiklerden nefret edenler, kalabalık sergi ve tezgahları ile pazar günlerin kurulan bit pazarı düşüncesinden bile irkilenler, yeni bir meydan okumayla karşı karşıyadır. Bu yüksek teknolojidir. Banyoya bile yeni şeyler eklemeye başlanmıştır. Kusursuz, parlak yüzeyler, çıplak duvarlar, tehdit edici çelik raflar, laboratuar ışıkları, yeni malzemeler, sofistike finisyonlar ve garip mekanizmaları saklayan gizemli düğmeler veya gizli kapılar ile banyolar zenginleşmektedir. Hiç şüphesiz bu eğilim bize Japonya'dan gelmektedir. Bu gereçler bir gece bile çiçekli duvar kağıdına dayanamayan ve Londra'ya gittikleri zaman sadece Hempel'de, New York'u ziyaret ettikleri zaman Morgan'da kalabilen bilge seyyahlar ve ultra-minimalistlerce ithal edilmiştir. Bu şekilde bir zamanlar kamu kuruluşlarına, müzelere ve en avangard otellere özgü yüksek teknoloji bize, evimize gelmektedir. Kendi kendine açılan lambalar, otomatik akan su, düşüncelerimizle çalışır gibi dönen bataryalar, doğru zamanda açılan kapılar bu teknolojinin eseridir. Bununla beraber Japonya'da daha da fazlasını yapmaktadırlar: En yenilikçi evlerin banyoların öylesine düzenlenmektedir ki her şey düğmelerle, dokunmatik panellerle, hatta uzaktan kumandayla çalışmaktadır. Bu gibi yerlerde her çeşit beyaz hüküm sürmektedir. İnci beyazından opale ve fildişine kadar. Duvarlar ve döşemeler seramikle döşenmiştir. Duşlar ve tekneler her hızda, her basınçta ve her ısıda su masajı seçenekleri sunarlar. Havlu ısıtıcısından vazgeçilemez. Banyodan sonra gözler kontrol panelinin bir parçası olan saate bakarak müzik dinlerken sıcak hava akımlarıyla kurulanır. Acelesi olmayanlar televizyon seyrederek vakit geçirebilirler. Bir grup Hollandalı tasarımcı tarafından icat edilen ve banyo duvarlarını kaplayan fonksiyonel fayanslar küçük çekmeceler gibi açılarak kullanıma hazır büyültücü aynalar, minik televizyonlar, saç kurutucuları ve usturaları açığa çıkarırlar.

Dekore Banyo

Dekorasyona önem veren kişiler çevrelerinde estetik düzenlemeler yapmaktan kendilerini alıkoyamazlar. Onlar bir evde boş yer buldukları zaman onu nasıl dolduracakları korkusunu taşırlar. Bir kaç yıl için de olsa sürekli duvar kaplamalarını ve finisyonlarını elde ettikleri zaman, bu yorulmaz dekoratörler mükemmel mobilyalar ve aksesuarlar ararlar. Banyo bu yoüğun faaliyetten kaçınamaz. Diğer odalardan ayrı bir muamele görmez. Sadece buhar ve nemin kıymetli tablolara ve mobilyalara zarar vermemesine dikkat edilir. Banyo en önemli ve konforlu oda olarak yaşam odasının yerini almaktadır. Özellikle Asya geleneğine uygun olarak misafirlerine bir içki ve en sevdikleri parfümü içeren bir banyo sunanlar için bu tensel zevkler değerli malzemelerle çerçevelenmiştir

Mısırlılar'ı, Romalılar'ı, Yünanlılar'ı ve banyo yapma sanatından zevk alan diğer toplumları hatırlatan mermer, cam, seramik ve mozaik gibi elemanlar ve bu dekora sıcaklık eklemek için zengin dokumalar ve perdeler de vardır. 19. yüzyıl banyo dekoru içinde bir heykel bulunur. Fazladan hasır iskemleler veya egzotik gezilerden birkaç anı varıdr. Mobilyalar Fransız demir bahçe masalarının ve sandalyelerinin reprodüksiyonudur. Tablolar yerine duvarlar, büyük aynalar ve işlemeli çerçevelerle kaplıdır. Döşemeler ile halılarla örtülüdür. Işıklandırma bile yüksek teknolojiyi yansıtmaz. Zevkli abajurlar halojenlerden daha yumuşak bir ışık verir ve bir ingiliz klübü havasını yansıtır. Raflar, kitaplar ve uluslararası mimarlık dergiler ile doldurulur. 1950'lerden kalma minyatür bronz heykeller veya vazolar değişimli olarak koyulabilir. Büyük güçlü tekneler tercihen ayaklı olanlar ve eğri hatlı bataryalar, büyük duş başlıkları vardır. Bu elemanlar genellikle İngilizdir'dir.